Travmatik Yaşantısı Olan Bağımlı Bireylere Yaklaşım

Travma, günlük rutini bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar, travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilir (Taycan ve Yıldırım, 2015). Tutsaklık, savaşta mahkûm olma, mülteci ya da insan ticareti kurbanı olma, aile içi şiddet, çocukluk çağı fiziksel ya da cinsel istismar/ihmal gibi çeşitli süreğen ve tekrarlayan olaylar, travmatik olaylara örnek verilebilir.

Travmatik bir olaya maruz kalındıktan sonra ortaya çıkan tepkiler oldukça değişkendir. Bazı olaylarda semptomlar kaygı ve korku temelli olarak açıkça fark edilebilir düzeydedir. Ancak travmatik yaşantıya maruz kalan bireylerin çoğu kaygı ve korku temelli semptomlar yerine genellikle ayırt edilebilir klinik özellikleri olan anhedonik yani yaşamdan keyif alamama hali ve disfobik (duygudurum bozuklukları) semptomlar, sinir ve öfkeyle dışsallaştırılmış semptomlar veya disosiyatif semptomlar gösterirler. Bu nedenle katastrofik (korku ve endişe veren) veya aversif (felaket etkisi veya tiksinme etkisi yaratacak durum) olayların deneyimlenmesinin ardından gelen klinik stres ifadeleri ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekir (Haspolat, 2019).

Travma sonrası stres tepkilerini 3 ana grupta toplamak mümkündür.

1. Duygusal Tepkiler

  • Şok
  • Kendini suçlama
  • Öfke
  • Huzursuzluk
  • Korku ve kaygı
  • Çaresizlik
  • Dissosiyasyon

2. Fizyolojik Tepkiler

  • Yorgunluk
  • Bitkinlik
  • Uyku sorunları
  • Somatik yakınmalar
  • İştah bozuklukları

3. Bilişsel Tepkiler

  • Algısal ve işitsel çarpıtmalar
  • Zaman kavramı algısında değişiklik
  • Rahatsız edici imgeler
  • Beden algısında değişiklik

Travma ile bağımlılık ilişkisine bakacak olursak, bağımlı bireylerin travmatik olaylara maruz kalma ihtimalleri bağımlı olmayan bireylere kıyasla oldukça fazladır. Bunun nedeni ise bağımlı bireylerin maddeyi bulmak ve aramak için tehlikeli yer ve kişilerle daha çok temasta olmasıdır. Bağımlı bireylerin riskli çevreye sahip olması, travmatik olaya maruz kalma ihtimalini arttırmaktadır (Haspolat, 2019).

Stewart 1996 yılında yaptığı araştırmasında alkol-madde kullanım bozukluğu ile travma arasındaki ilişkiyi açıklayan 4 adet model tanımlamıştır. Bu modellere göre:

Birincisi; alkol madde kullanım bozukluğunun bireylerde travmadan önce geliştiği ve maddeyi arayıp bulmak için kişinin kendisini riskli durumlar içerisine sokup daha fazla travmaya maruz kalması,

İkincisi; travma sonrasında bireylerde alkol madde kullanım bozukluğunun geliştiği ve bireylerin kendi kendini tedavi etmek için yani self-medikasyon olarak alkol/madde kullanmaya başlaması,

Üçüncüsü; alkol/madde kullanan bireylerin travmaya daha yatkın olması, bu yatkınlığın nedeninin ise başa çıkma mekanizmalarının eskisi gibi çalışmıyor oluşu, yetersiz olması ve beyinde bağımlılıkla beraber birtakım bozulmaların meydana gelmesi,

Dördüncüsü; travmatik olay yaşayan bireylerle alkol madde kullanım bozukluğuna sahip olan bireylerin ortak genetik ve psikososyal yatkınlığa sahip olması şeklinde açıklanmaktadır (Stewart, 1996 akt; Aldemir ve Tan, 2011).

Travma ile bağımlılık arasındaki ilişkiyi incelediğimiz çalışmada tahmin edilebileceği gibi bu iki durumun beraber seyrediyor oluşu tedavi sürecini zorlaştırmaktadır, uzmanın öncelikle travma ve bağımlılık arasındaki ilişkinin nasıl oluştuğunu biliyor olması tedavi sürecine olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Tüm bunlara ek olarak, travma sürecindeki bireye yaklaşım da önemli bir yere sahiptir. Bunun nedeni, travmatik olaya maruz kalan bireylerin aynı zamanda yoğun strese de maruz kalmış olmasıdır. Bu yoğun stres, bireylerin psikolojik süreçlerinin risk altında olduğunu göstermektedir. Yoğun stres yükü altındaki bireylerin olaydan sonra gösterdiği belirtilerin normal karşılanması önerilmektedir. Bu belirtiler takip edilmeli ve belirtilerin sıklığına, yoğunluğuna göre müdahale edilmesi gerekmektedir. Bağımlılık tedavisi halihazırda devam ederken bireyler travma hakkında konuşmak istemeyebilirler, ama bireyin remisyon yani temiz kalma süresinin artmasıyla beraber travmatik sürecinin ele alınması gerekmektedir. Travmanın çalışılmaması durumunda bireyler tekrardan alkol-madde kullanımına başlayabilmektedir.

Uzmanların bağımlılık tedavisinde travmatik yaşantısı olan bireye yaklaşırken dikkat etmesi gereken bazı durumlar vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Birey seans sırasında travmasına dair konuşmak istediğinde, onu yargılamadan ve sözünü kesmeden dinlemek,
  • Her seans travması hakkında konuşması için onu zorlamamak, sadece o hazır hissettiğinde konuşmak, sabırlı olup onu beklemek,
  • Travma, TSSB ve bağımlılık sürecine etkisi hakkında danışana psikoeğitim vermek,
  • Olumlu geri bildirimler vermeyi unutmamak,
  • Travmatik olaydan kaçınma davranışlarını danışan ile beraber belirlemek,
  • Danışanın sigara, alkol ve yoğun kahve tüketiminin en az düzeye gelmesini sağlamak, aynı zamanda sosyal aktivitelere yönlendirmeye çalışmak fakat istemiyorsa bu konuda zorlamamak,
  • Bağımlı bireylerde travma çalışırken travmanın yarattığı kaygı ile beraber alkol-madde kullanım isteği artabilmektedir, bu noktada uzmanın istekle başa çıkma yöntemlerini tekrardan hatırlatması önemlidir.

Travmatik yaşantısı olan bağımlı bireylere temas ederken ilk olarak kişinin tercih maddesini ne amaçla kullandığını biliyor olmak ve daha sonrasında kişiye olan etkileri hakkında, kişiyi bilgilendiriyor olmak önemli olacaktır. Tüm bu bilgiler ışığında, travmatik yaşantıya sahip olan bağımlı bireye yaklaşırken dikkat edilmesi gerekilen noktalara yukarıda da değinildiği gibi dikkat edilmesi önemli olacaktır.

Klinik Psikolog Berna BALTACI

Klinik Psikolog Tuğba KOÇ AYDIN

Klinik Psikolog Tuğçe TUNCAY

KAYNAKÇA

Aldemir S., ve Tan S., (2011) "Travma ve Bağımlılık Sendromları." Yeni Tıp Dergisi, 28(4):198-202

Haspolat A., (2019) "Travma Sonrası Stres Belirtileri ve Travma Sonrası Büyüme: Temel İnançlardaki Değişim, Ruminasyonlar ve Bilgece Farkındalığın Rolü." (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi), Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara

İzci F., ve Ünveren G., (2017) "Travma Sonrası Stres Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme." Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 6(1):31-38

Katip C., (2021) "Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri Temel Psikolojik İhtiyaçlar İrrasyonel İnanışlar ve Duygu Durum Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi." (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi), Maltepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul

MEB/UNICEF (2001)" Psikososyal Okul Projesi", Travma Sonrası Normal Tepkiler Psikoeğitim El Kitabı, Ankara

Taycan O., ve Yıldırım A., (2015) Çoklu "Travmanın Etkilerine Alternatif Bir Yaklaşım: Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu." Arch Neuropsychiatr, 52:312-314

PAYLAŞ