Kişilik Bozuklukları ve Bağımlılık
Yapılan araştırmaların birçoğu, kişilerin davranışları üzerinde etkili olan unsurları anlamaya yöneliktir ve kişilerin davranışlarındaki önemli faktörün kişilik özellikleri olduğunu ortaya koymuştur. 2000 yılında yapılan bir araştırmada, antisosyal kişilik bozukluğu tanısı almış kişilerin madde kullanım sorunu da yaşadığı saptanmıştır. Kişilik, geniş tanımıyla, kişilerin sahip olduğu tutarlı davranış örüntüleri ve ruhsal süreçler olarak tanımlanmaktadır.
Kişilik bozuklukları ise en karmaşık, en az anlaşılmış ruhsal bozukluklar arasında yer alır. Kişilik bozukluklarının sınıflandırılması ve tanı kriterlerinin değerlendirilebilmesi için ruhsal bozukluklar için tanı ölçütlerinin yer aldığı ICD ve DSM temel alınmaktadır. Kişilik bozuklukları üç kümeye ve on alt kategoriye ayrılmaktadır. Tanı ölçütlerini karşılamayan kişilik bozuklukları için de Başka Türlü Adlandırılamayan Kişilik Bozukluğu tanı ölçütü mevcuttur. DSM-V'ye göre tanımlanan kişilik bozuklukları şunlardır:
A Kümesi: Paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozuklukları
B Kümesi: Antisosyal, narsistik, histrionik ve sınırda kişilik bozuklukları
C Kümesi: Çekingen, bağımlı ve obsesif – kompulsif kişilik bozuklukları
Paranoid Kişilik Bozukluğu: Yeterli kanıt olmadan diğer kişilerin kendilerini aldatmasından, istismar etmesinden veya zarar vermesinden şüphelen kişileri temsil eder.
Şizoit Kişilik Bozukluğu: Sosyal iletişimleri oldukça kısıtlı olan, duygusallıktan yoksun, sosyal ilişkiler kurmaktan kaçınan kişileri temsil eder.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu: Tanımlara uygun olmayan, gerçeküstü nitelendirilebilecek inanç ve düşüncelere sahip olma ve bu düşünce ve inançlara aşırı biçimde bağımlılık göstermeyi temsil eder.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu: Toplumsal normlara uymayan ve suç niteliği taşıyan davranışlar sergileyen, kendi çıkarları doğrultusunda başka kişilere zarar veren, empati duygusundan neredeyse yoksun kişileri temsil eder.
Narsistik Kişilik Bozukluğu: Kendilerine hayranlık duyan, yücelten ve karşısındaki kişilere küçümseyici davranışlar sergileyen kişileri temsil eder.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu: İlginin daha çok kendisinin üzerinde olmasını isteyen, örneğin olaylara karşı aşırı duygusal tepkiler verme gibi davranışlarda bulunan kişileri temsil eder.
Sınırda Kişilik Bozukluğu: Kendisini değerli görmeme inancına sahip, kendisine zarar verme riski yüksek olan ve terk edilme endişesi taşıyan davranışlarda bulunan kişileri temsil eder.
Çekingen Kişilik Bozukluğu: Diğer kişiler tarafından olumsuz değerlendirilme kaygısı ile sosyal ilişkilerden kaçınan kişileri temsil eder.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu: Davranışlarını başkalarının görüş ve önerileri ile şekillendiren ve bu görüş ve öneriler olmadan hayatını şekillendiremeyen kişileri temsil eder.
Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu: Tekrarlayan davranışlar ve kurallar ile günlük hayatını diğer kişilere kıyasla daha katı bir şekilde şekillendiren kişileri temsil eder.
Yapılan pek çok araştırmada, madde kullanan kişilerde kişilik bozukluklarının görülme sıklığının son derece yüksek olduğunu ve en çok görülen kişilik bozukluklarının sınırda, antisosyal ve paranoid kişilik bozuklukları olduğu saptanmıştır.
Bağımlılık alanında çalışan uzmanların, danışanların daha önce kişilik bozukluğu tanısı alıp almadığını görüşmelerde gözlemlemesi ve eğer varsa uygun tedavi geçmişi olup olmadığını ele alması, görüşme süreçleri için faydalı olacaktır. Örneğin YEDAM'da antisosyal kişilik bozukluğu olan bir kişi ile karşılaşan uzmanların, sınırları net bir şekilde görüşmenin başında belirtmesi süreç için daha faydalı olacaktır.
Uzmanlar öfkeli, aşağılayıcı sözlere maruz kalabilirler. Bu durumla karşılaşan uzmanların danışana verdiği yanıtları kontrol edebilmesi ve aşağılayıcı yanıtlar vermemesi gerekmektedir. Uzmanlar danışanın sınırları ihlal edebileceğinin farkında olup süreci buna göre yürütmelidir. Psikologlar görüşmelerinde öfke sorunu ile çalışabilir ve danışana öfke takvimi tutması konusunda destekleyebilir. Danışanın antisosyal davranışları altında yatan düşüncelerin farkında olarak kişinin manipülasyonuna uğramadan görüşmeleri yürütmesi faydalı olacaktır.
Sosyal hizmet uzmanları danışanın geçmiş yaşam öyküsünde şiddete başvurduğu durumların olabileceğini unutmadan süreci gözlemlemeli ve olası şiddet öyküsünde yasal süreçlerin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Danışanda rastgele cinsel ilişkiye girme durumu olabilir; bu durumda sosyal hizmet uzmanının korunma yöntemleri ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili bilgi sahibi olup bilgilerini danışana aktarması süreci kolaylaştıracaktır.
Uzmanların uygun tedavi desteği almayan kişileri tedavi için desteklemesi ve görüşmelerin içeriğini kişinin sahip olduğu kişilik bozukluğuna göre ele alması süreci kolaylaştıracaktır. Sosyal hizmet uzmanlarının yönlendirmeleri ile ilaç desteği de mutlaka takip edilmelidir; bu süreçte devlet hastanesinde çalışan psikiyatristlerle iş birliği içinde olmak süreci kolaylaştıracaktır. Kişilik bozuklukları ve bağımlılık çalışılması zor bir alan olsa da uygun tedavi yöntemleri ile sürecin yönetilmesi mümkündür.
Melike Selin Karacık
Klinik Psikolog
KAYNAKÇA
Çöpür, M., Elmas, İ. ve Can, Y. (2000). Madde bağımlılığı ve antisosyal kişilik. Kriz Dergisi. 3 (1-2): 194-196.
Evren, E. C. (2004). Alkol/Madde Kullanım Bozukluğunda Kişilik Bozukluğu Ek Tanısı: Bir Gözden Geçirme. Klinik Psikiyatri, 113-115.
Köroğlu, E. Bayraktar, S. (2010). Kişilik Bozuklukları. 2. Baskı. Ankara
Maltby, J., Day, L. ve Macaskill, A. (2017). Personality, Individual Differencess and Intelligence, Pearson, Harlow.
Ögel, K. (2010). Sigara, alkol ve madde kullanım bozuklukları: Tanı, tedavi ve önleme. İstanbul: Yeniden Yayınları.
Ögel, K., (2023). Bağımlılık ve tedavisi temel kitabı (4. Baskı). İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayınları
Robbins, S. P. Ve Judge, T. A. (2017). Organizational Behavior. Pearson, Essex.
PAYLAŞ