Bağlanma ve Bağımlılık

Bağlanma Nedir?

John Bowlby, geliştirdiği bağlanma kuramında, başta ebeveynler/bakımverenler olmak üzere diğerleriyle kurulan derin duygusal bağın hayatta kalmak için işlevsel olduğunu ve yaşam boyu etkisi olduğunu açıklamıştır. Bağlanma kuramına ilişkin yapılan çalışmalar erken dönemde bakım verenlerle kurulan bağın niteliğinin, gelecek dönemdeki ilişkilerde ve duygusal gelişimde belirleyici olduğunu göstermiştir. Kurama göre, erken dönemde yaşanan her türlü deneyim, (özellikle travmalar, ayrılıklar, önemli kişileri kaybetmek ve/ya yakın ilişki kökenli diğer sorunlar) ileriki yıllarda yaşanan kaygı, öfke, depresyon, duygusal kopukluk, kendini ve duyguları kontrol etme kapasitesi ile yakından ilişkilidir. Bağlanma kuramı, ayrıca; ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde de yakın ilişki dinamiklerini ve duygu düzenleme stratejilerini anlamak için yaygın olarak kullanılan bir çerçeve kuram niteliği kazanmıştır.

Çocukların bakım veren kişi ile ayrılma-birleşme durumlarına ve yabancıyla birlikte oldukları durumlara verdikleri tepkilere göre bağlanma stilleri üç genel grupta sınıflandırılmaktadır.

  • Güvenli Bağlanma: Ayrılık sonrası annelerini sıcak karşılayan veya yakınlık gösterildiği takdirde kolayca sakinleşen bebekler bu grupta yer almaktadır.
  • Kaygılı-Kararsız Bağlanma: Rahatlamakta zorlanan ve kararsızlık yaşayan bebeklerin kaygılı-kararsız bağlanma grubunda sınıflandırıldığı belirtilmektedir.
  • Kaçınan Bağlanma: Fiziksel ve psikolojik yakınlıktan kaçınan bebekler kaçınan bağlanan olarak tanımlanmaktadır.

Bağlanma ve Bağımlılık İlişkisi

Bowlby'e göre bağlanma, dünyayı keşfederken güvenli bir liman olma, fiziksel gereksinimleri karşılama, hayata dair bir güvenlik duygusu geliştirebilme şansı elde etme temel işlevlerine hizmet eder. Bu işlevlerin sağlanabilmesi için çocuk ile onu büyüten arasındaki ilişkinin optimum düzeyde dengeli ve kaliteli olmasının gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu ilişki sağlanamadığında çocuğun hayatta kalmak için alternatif yollara başvurduğu öne sürülmektedir. Bu alternatif yolların başta bağımlılığa yol açabilecek davranışlar olmak üzere genellikle güvensiz bağlanma davranışları ve onlarla ilişkili çok sayıda olumsuz duygu ve davranışlarla ilişkili olduğu belirtilmiştir. Yapılan araştırmalar, güvensiz bağlanma örüntüsüne sahip çocuklarda, duygusal gelişimin ertelendiğini, dolayısıyla duygu düzenleme becerileri konusunda dezavantaja sahip olduklarını; bu nedenle bağımlılığa sebep olan davranışlara yatkınlık gösterebildiklerini belirtmiştir. Bu durum kişinin kendisi ve duyguları üzerinde kontrol sağlayabilmesi, bir anlamda bağımlılığa sebep olabilecek davranışlara yönelmemesi için erken dönemde güvenli bağlanmayla güçlendirilmiş, duygu düzenleme kapasitesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Bağlanma ve duygu düzenleme süreçlerinin ortak özellikleri değerlendirildiğinde, kişilerin madde kullanarak yakınlık kurmaktan ya da reddedilmeyi engellemekten kaçarken, maddeyi güvenli üs olarak kullandıkları düşünülmektedir.

 Duygu düzenleme, kişinin amaçlarını gerçekleştirebilmek için duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi olarak tanımlanabilir. Bowlby'e göre yakınlık arama doğuştan gelen en temel duygu düzenleme stratejisidir. Bağlanma kişisiyle (bakım-verenle) yakınlık kurarak başarılı duygu düzenleme gerçekleşmezse, genellikle ikincil bir strateji olan, güvensiz duygu düzenleme stratejileri devreye girer. Özellikle stresle baş etmede kronik olarak güvensiz duygu düzenleme stratejilerin kullanılması ise kişileri bağımlılığa yatkın hale getirebilmektedir. Hayatta kalmak için işlevsel olan, başta ebeveynler olmak üzere, ihtiyaçlara duyarlı, yakınlık arayışına cevap veren kişiler, önemli diğerleri olarak adlandırılabilir. Birey için ‘önemli diğerleri' ulaşılabilir değilse ya da ihtiyaçlara cevap vermiyorsa ve yakınlık arayışı stresi yatıştırmada etkin değilse, stresle baş etmede yakınlık arayışından ziyade, ikincil duygu düzenleme stratejileri kullanılmaya başlanır. Bağlanma kişisine yönelik zihinsel modeller, aşırılaştırma ve duyguları ketleme gibi ikincil duygu düzenleme stratejilerinden hangisine başvurulacağının belirlenmesinde rol oynar. Kaygılı-kararsız bağlananların duyguları aşırılaştırma stratejisi kullandığı ve duyguları daha çalkantılı, inişli çıkışlı yaşayıp abartılı bir şekilde ifade ettiği, kaçınan bağlanmaya sahip olanların ise duyguları ketleme stratejisi kullanarak duygularını bastırdıkları ve ifade etmekten kaçındıkları bilinmektedir. Araştırmalar, duygusal ketleme stratejisini kullanan, kaçınan bağlanmaya sahip bireylerin stresle baş etmek için yakınlık aramak ya da destek istemektense, yalnızlığı tercih etme eğilimi gösterdiğini, dışsallaştırma davranışlarına daha fazla yöneldiklerini ve alkol ve madde bağımlılığına daha yatkın olduklarını göstermektedir. Aşırılaştırma stratejisini kullanan kaygılı bağlanan bireylerin başkalarından onay alma, onları memnun etme, reddedilmeyi önleme veya yakınlığı sağlama aracı olarak bağımlılık davranışlarına yönelebileceği düşünülmektedir.

Opioid, ekstazi ve esrar kullanıcılarının bağlanma stilleri arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmada, opioid bağımlılığı ve korkulu-kaçınan bağlanma arasında güçlü bir ilişki olduğu raporlanmıştır. Madde kullanım bozukluklarına yönelik yapılan boylamsal araştırmalar güvensiz bağlanmanın gelişimsel yatkınlık belirleyicilerinden olduğuna işaret etmektedir. Yapılan pek çok çalışma ergenlikte madde kullanımı ve zayıf ebeveyn bağlanma düzeyi arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ebeveynleri ile sağlıklı bağlanma ilişkisi kuramayan ergenlerin madde kullanımı için daha fazla risk taşıdığı sonucuna ulaşılabilmektedir.

Klinik ve klinik olmayan örneklemde yapılan çalışmalar sigara, eroin, alkol kullanımına yönelik bağımlılıklara ek olarak, problemli internet kullanımı gibi davranışsal bağımlılıklar ve güvensiz bağlanma stilleri arasında anlamlı ilişki olduğu sonucuna ulaşmıştır. Davranışsal bağımlılığa yönelik yapılan bir çalışmada, problemli internet kullanımına sahip gençlerin, problemli internet kullanımı olmayan gençlere göre, ailelerini daha az destekleyici ve sıcak olarak tanımladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Benzer bir şekilde, Estevez ve arkadaşları çalışmalarında duygu düzenleme ile anne/baba/akran bağlanması, problemli internet kullanımı, video oyunu bağımlılığı ve kumar bağımlılığı arasında anlamlı düzeyde negatif korelasyon olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buradan hareketle, duygu düzenleme becerilerinin yetersiz olması ve sağlıklı bir bağlanma ilişkisinin kurulamamasının internet, oyun ve kumar gibi davranışsal bağımlılıklar için riski arttırdığı söylenebilir.

Yukarıda belirtilen araştırmalarda, bağımlılığa sahip bireylerin duygu düzenleme becerilerinde zorluk yaşaması ve güvensiz bağlanma stillerine sahip olmasına yönelik ortak sonuçlara ulaşılması dikkat çekmektedir. Bu sebeple bağımlılık ile çalışırken bireylerin bağlanma stillerinin değerlendirilmesinin ve güvenli bağlanmaya yönelik duygu düzenleme becerilerinin tedavi hedefleri arasında yer almasının, bağımlı bireylerin, günlük hayattaki problemlerin yarattığı duyguları daha iyi anlayarak, başa çıkma becerileri geliştirmesinde fayda sağlayabileceği düşünülmektedir.

Psk. Özlem Başoğlu


Kaynaklar

Estévez, A., Jáureguı, P., Sánchez-Marcos, I., López-González, H., Grıffıths, M.D., (2017). Attachment and emotion regulation in substance addictions and behavioral addictions, Journal of Behavioral Addictions, 6(4), pp. 534–544

Kırımer, F., Akça, E., Sümer, N. (2014) Orta çocuklukta anneye kaygılı ve kaçınan bağlanma: yakın ilişkilerde yaşantılar envanteri II orta çocukluk dönemi ölçeğinin Türkçeye uyarlanması Türk Psikoloji Yazıları:17(33), 45-57

Lee, J. M., & Bell, N. J. (2003). Individual differences in attachment autonomy configuration. Link ages with substance use and youth competencies. Journal of Adolescence, 26(3), 347–361.

Li, X., Li, D., & Newman, J. (2013). Parental behavioral and psychological control and problematic Internet use among Chinese adolescents: The mediating role of self-control. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 16(6), 442–447.

Mikulincer, M., &Shaver,P.R.(2007).Attachment in adulthood: Structure,dynamics,and change. NewYork: Guilford Press.

Pierrehumbert B, Bader M, Miljkovitch R, ve ark. Strategies of emotion regulation in adolescents and young adults with substance dependence or eating disorders. Clinical Psychology and Psychotherapy 2002; 9: 384-394.

Schindler A, Thomasius R,  Petersen K, Sack PM. Heroin as an attachment substitute? Differences in attachment representations between opioid, ecstasy and cannabis abusers. Attachment and Human Development 2009; 11: 307-330.

Sümer, N., Oruçlular, Y., Çapar, T., (2015). Bağlanma ve bağımlılık: kuramsal çerçeve ve derleme çalışması, Bağımlılık Dergisi, Cilt:16, Sayı:4, s:192-209

Tüzün, O., Sayar, K. (2006). Bağlanma kuramı ve psikopatoloji, Düşünen Adam Dergisi, 19(1):24-39

PAYLAŞ