Uçucu Madde Kullanımında Ailelerin Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
Uçucu madde denince ilk akla gelenler arasında; yapıştırıcılar, boya tinerleri ve benzin gibi maddeler yer almaktadır. Bunların yanı sıra; çakmak gazı, sanayi ve endüstri alanında kullanılan çamaşır suyu, aseton, boya incelticiler ve çeşitli spreyler de uçucu maddeler kapsamında değerlendirilmektedir.
Kullanım şekilleri birbirinden farklı olan bu maddeler, kişiye bağlı olarak, kısa ve uzun dönemde olmak üzere, farklı şekillerde etkilerini göstermektedir. Uçucu maddeler arasında en çok bilinen yapıştırıcılar, ılık hava ile temas ettiğinde çözünürlüğe ulaşmak ve torbadan buharı çekilerek kullanılmaktadır. Tiner olarak bilinen boya inceltici gibi maddeler bez parçasına dökülüp buharı çekilerek, çakmak gazı ise hem torbadan hem de doğrudan koklanarak kullanılmaktadır. Yapılan bir araştırma, ağırlıklı olarak sokakta yaşayıp uyuşturucu madde kullananların, baliden çok sıcak tutma etkisi nedeniyle tiner kullanımına yöneldiklerini göstermektedir.
Tiner ve balinin içeriğine, etken maddesi olarak bilinen ‘toluene' maddesi bulunmaktadır. Bu madde, tinerde %50-60 oranında, balide %35 oranında bulunmaktadır. Kullanıldıktan hemen sonra etkisini gösteren bu maddelerin etkisi, 45 dakikaya kadar sürmektedir. Bu kadar kısa süre içinde etkisini yitirmesi, kullanıcıların sürekli olarak bu maddeyi kullanma zorunluluğu hissetmelerine sebep olmakta, hızla bağımlılık yaratmaktadır.
Risk Faktörleri Nelerdir?
Uçucu madde kullanımı, birçok risk faktörlerini beraberinde getirmektedir. Özellikle 12- 16 yaş arasındaki ergen bireylerde gözlenen merak duygusu, arkadaş grubu eğilimleri, rol model alma, kabul görme isteği, sosyal hayatta ve ailede yaşanan problemler, çekirdek ailede yaşanan kayıplar, olumsuz aile tutumları, düşük sosyo-ekonomik statü ve eğitim düzeyi gibi faktörler, ciddi risk oluşturmaktadır. Çalışma ortamının uçucu madde ile ilişkili olması da çalışanlar açısından önemli bir risk faktörü yaratmaktadır.
Etkileri Nelerdir?
Yapıştırıcı maddelerin kullanımı, kısa süre içinde öfori (neşe eğilimi) ve halüsinojen (hayal gösterici) gibi keyif veren etkiler yaratmaktadır. Tinerin kullanımı ise kişiler üzerinde sedatif (yatıştırıcı) bir etki yaratmaktadır.
Uçucu madde kullanımı, kısa vadede verdiği etkilerin yanı sıra, uzun vadede kalp ve dolaşım sisteminde ciddi tahribatlar yaratmaktadır. Solunum yollarında verdiği hasarla ani ölümlere neden olmaktadır. Merkezi sinir sistemini hedef alan bu maddeler, buna bağlı olarak böbrek yetmezliği ve kalp ritim bozukluğunu gibi hayati sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
Kullandığını Nasıl Anlarsınız?
Maddelerin kullanım miktarlarına bağlı olarak etkileri de değişiklik göstermektedir. Genel olarak kullanıcılarda; hareketlilik, neşe, baş dönmesi, bulantı ve kusma, ışığa karşı duyarlılık, öksürme, halüsinasyon görme gibi etkiler yaratmaktadır.
Erken Dönem: Kullanıma ilk başlanan dönem olan erken dönemde, kişide yönelim bozukluğu gözlenir. Bulunduğu yeri şaşırma, kontrol kaybı, görme bozukluğu, unutkanlık, kasılma, kramplar ve sararma gibi belirtiler izlenir.
Orta Dönem: Kullanımın erken döneme göre daha riskli olduğu orta dönemlerde, kişide uyuklama, kas kontrolünü sağlayamama, konuşma bozukluğu, göz bebeklerinde kayma gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Geç Dönem: Sağlık açısından hayati risk faktörleri taşıyan bu dönemde yaşanan bilinç kaybı ile birlikte kullanıcılar, garip rüyalar görebilir, sara nöbetleri geçirebilir.
Bunun yanı sıra uçucu madde kullanıcılarını kolaylıkla deşifre edebilmemizi sağlayan bazı belirtiler de bulunmaktadır. Bu maddelerin nefeste yer edinen ve giysiler üzerine sinen kokusu, yapıştırıcı kalıntılarının giysiler üzerindeki ve ağız çevresindeki izleri, yine yapıştırıcı madde kullanımına bağlı olarak yüzde oluşan torba izleri, yüzün özellikle burun ve ağız bölgesinde oluşan kızarıklıklar, kendini kesmeye bağlı olarak oluşan izler ile kendine zarar verme davranışları önemli bir yol gösterici olmaktadır.
Uçucu maddelerin arınma süreci, diğer maddelere kıyasla daha uzun sürebilmektedir. Bu maddelerin vücuttan atılma süreci 2 ayı bulmaktadır. Arınma sürecini başarıyla tamamlayan kişiler üzerinde ‘aşerme' olarak tabir edilen maddeleri yeniden kullanmaya yönelik istekler oluşabilmektedir. Bu nedenle arınma sürecinde ve sonrasında, tıbbi desteğin yanı sıra psikolojik ve sosyal destek de gerekmektedir.
Uzm. Psk. Pınar Dinçer Kaya
PAYLAŞ